Monday, July 30, 2012

Sabreden derviş!

Ada günleri pek eğlenceli geçiyor. Oğlanın botu var mesela, babasından sıra kalırsa bu iyi gibime  geliyor benim.Bu sayede sabrı öğreniyor, sabırla beklerse sonucunda ödülü olduğunu öğreniyor. Kötüyüm değil mi?

 Bazen biz evdeyken öğle uykusundan uyanıyor ve Büyükadaya gidelim diyor, Vapura binmeyi ve yeni yerler görmeyi seviyor, elbette hiç üşenmiyoruz hemen toparanıp yola cıkıyoruz. Vapurun güvertesinden asla içeri girmiyor.
 Gittiğimiz her yerde hiç arıza çıkarmadan oturuyor, veya kendi kendine oyun oynuyor, aşağıdaki fotoğrafta vapurları izlerken.
Yetiştirdiğimiz evlattan, uyumundan, eğlenceli olmasından pek memnunuz. İyi ki doğurmuşuz dediğimiz günler geçiriyoruz anlayacağınız.

Wednesday, July 4, 2012

Ada günleri

Oooo uzundur yazmıyormuşum. Neler oluyor neler. Biz adaya geçtik artık, oğlan dünyanın en mutlu insanı, adada gerek çıplak ayak dolaşması gerekse güneşten iyice sararmış saçları ile gününü gün etmekle meşgül.

Bayağı insan oldu konuşuyor, en çok şaşırdğım kelimeleri ise, elbette, tabi ki, acaba,sadece ve galiba. O minicik yaşına rağmen yerli yerinde kullanabiliyor bu kelimeleri.

2 yaşını geçmiş olmasına rağmen terrible 2 ile henüz tanışmadık ve tanışacağımızı da ummuyorum. Hamileliğimin, ilk anneliğimin, süt meselelerinin iyi geçtiği gibi bunun da kazasız belasız atlatılacağı yönünde inancım sonsuz.

Çocuk yetiştirmede benim tek inandığım şey, evdeki huzurun bebeğe/ cocuğa geçiyor olması. Bizim evde hiç buhranlar yaşanmaz, her şeye cok hızlı bir şekilde çözüm bulunur biricik sevgilim sayesinde, sesini birkez bile yükselttiğini duymadım mesela, acil durumlarda son derece soğukkanlıdır. ben oğllanla uğraşırken umarsızca bir köşede oturduğunu veya ben gece bir sıkıntısı sebebiyle oğlanla uğraşıyorsam uyuduğunu görmemişimdir hiç. Ve sanıryorum onun o sabrı ve hayattan aldiği keyif oğlana da geçti, güzel uyuyan, güzel uyanan, iyi yiyen, çiş kaka sıkıntılarına 18 ayda son vermiş ,sorunsuz sıkıntısız bir çocuk oldu.


Şimdilerde ada sokaklarında itlik yapmakla meşgül, marketten elma zeytin çalıp gününü gün ediyor ve elbette hep çıplak ayak!