Tuesday, February 28, 2012

Rutin mutin işleri

Bir yorum geldi kitapla ilgili posta, acaba biraz da Leo'nun rutinininden bahseder misiniz diyen? Derhal, buyrun oğlanın rutini.

8:00 Good morning Mr. Ali diye uyanıyor. Ve 180 CC sütünü içiyor.
Bu arada çiş kaka mevzuları, ailecek sevişme kokuşma, güne başlamak için şık giyinme hadiseleri zaten bir saatimizi alıyor.

9:00 Ailecek kahvaltı ediyoruz, kahvaltılarında dönüşümlü olarak peynirli omlet, bildiğiniz zeytinli peynirli kahvaltı ediyor kendileri.

10:00-11:00 Salı ve perşembeleri oyun okuluna gidiyor okul okul diye. Diğer günler bu saatlerde ya sokak itliği ya da park ve bahçeler müdürlüğüyapılıyor.

11:00 Meyve suyu saati
Bu meyve suyunu da yarım elma yarım havuc ve yarım armuttan yapıyoruz, eğer evde değilsek aşağıda Barış büfe var, yemin ederim bizden güzel yapıyor.
Eğer sokaklardaysa gezmeye devam, eğer eve dönülmüşse oyuncakları ile oynuyor, bazen babası ile bazen de Mımı'sı ile oynuyor, artık keyfi nasıl isterse. Odasına aldığımız masa ve sandalyede çizim, boyama, yapıştırma işleri ile bayağı vakit geçiriyor. Ha birde yazı tahtası var, çok güzel düz çizgiler çiziyor ehihe.

13:00 Öğle yemeği. Dönüşümlü olarak tavuk et veya balık veriyoruz, yanında mutlaka bir sebze yemeği, ki bu yemeği de muhtelif sebzeler, buğday/bulgur/pirinçten yapıyoruz, tercihan et suyuna ve balık günü değilse bir kase de yoğurt yiyor.

13:30 Öğle uykusu genelde iki saat süren bir öğle uykusu var.

15:30 uyanınca 140 cc süt veriyoruz, sonrasında hava erken karardığı için evde oyunlar oynuyor. Hava iyi ise sokaklara cıkılır bu arada.

17:30 Mevyeli yoğurt saati
Bu arada ben geldiğim için evde bir şenlik havası oluyor, artık ne isterse yapıyoruz, piyanosu var minik onu calar, davul çalar, akrobasi gösterileri yapar, zira dünyanın en iyi akrobatı kendileri.

19:00 AKşam yemeği. Akşam yemeği dönüşümlü olarak, yoğurt, muz, tost, makarna-yoğurt veya evde ne varsa şeklindedir.

20:00 banyo

20:30 Yataaaak

23:00 Ben hala 200 cc uyku öğününe devam ediyorum.

Evde belli bir disiplin var, ellememesi gereken objeler, hmmm baba olan trenler, fişler gibi. Elbette başlangıçta herşeyi istedi ama biz ağlamasına rağmen bunların onun olamayacağını anlattık ve şanslıydık ki bunu anladı, en zorlandığım şey tuvalet fırçasıydı mesela, az tepinmedi onun için ama mümkünü yoktu, şimdi hmmmm hayır diyor fırçaya.

Uyku meselesine gelince biz hiç uyku sorunu yaşamadık ama ben bir yol izledim, o yol da "uyumayan bebek yoktur, uyumasını öğretememiş anne vardır" yolu idi. Tracy Hogg'un bize en büyük katkılarındandır bu.

Gittiği okulda öğretmeni disiplini sebebi ile babasına teşekkür etmiş, masada oturup tüm aktiviteleri yaptığı için, malum hepsi bir yere dağılıveriyorlar, bizimkisi ciddiyetlidir bu konularda.

Rutin dediğimiz şeyi aslında bizler oluştururuz. iyi bir rutin de iyi bir bebek demektir.
Uyku öncesi robe de chambre halleri

Thursday, February 23, 2012

Biraz okuyalım!

Biz uzundur yaklaşık 8 aylık olduğundan beri oğlanın eline kitap vermekten çekinmedik hiç. Yırtmadı, resimleri ilgiyle takip etti. Artık hikayeleri biliyor.

Az da olsa kitaplardan söz edeyim istedim, malum her ebeveyn gibi bizim de kitap zamanlarımız var, ben hala rutini bozulmasın diye geceleri kitap okumayanlardan olsam da akşam yemeklerinden sonra, banyoya kadar yaklaşık yarım saat kitaplarla haşır neşiriz.

Şimdi şu köstebek 22 aylık hayatında bizim oğlanın en favori kitabı.

Kafasına edeni bulmaya çalışan küçük köstebeğin hikayesi - Werner Holzwarth, Wolf Erlbruch
Malum biş çiş kaka eğitimine yaşıtlarımızdan daha erken başlama kararındaydık, hem kumaş bez hem bizim şansımızla oğlan geceli ve gündüzlü bez işini 18 ayda bıraktı ancak bu küçük köstebeğin kafasındaki kakayla tüm hayvan dostlarını gezmesi, tüm hayvan kakalarını tanımaya ve oğlanın kendi kakasını tanımasına büyük yardımı oldu, tam 14 aydır en favori kitabımız kendisi.

Tombik-Sharon Rentta
Bisiklete binmeyi bilmeyen bir fildir Tombik ama düşe kalka şaaap..baaam sesleri arasında kendi kendine öğrenmeye çalıştığı bisiklete binme işini "arkadaşları" sayesinde çözer. ARkadaş ve arkadaşlık üzerine şahane bir hikaye. Bizimkisi arkadaş demeyi çok erken öğrendi Tombik sayesinde.
Neyse ki, ne yazık ki-Micheal Foreman
Anneannesinin şemsiyesini götürmek için yola çıkan Milo'nun başına gelmeyen kalmaz, balinalar tarafından yutulur, korsanlarla savaşır, dinozarlara rastlar, uzaylılar tarafından kaçırılır. Neyse ki ve ne yazık ki kavramlarını sık tekrarlayarak ilk kez oğlana soyut kavramlar öğretti bu şahane kitap.

22 aylık kısa hayatına rağmen bizimki ile yarışan bir kütüphanesi var oğlanın. Kitapları heryerden alıyorum ben, ama özellikle İyi Cüceler ve Suadiye Paşabahçe girişindeki İş bankası yayınlarını tek geçiyorum. Hem ilgi alaka, hem doğru kitaba yönlendirme hem de oğlanın seçimlerine saygı sonsuz ve sınırsız.

Herkese iyi okumalar.

Tuesday, February 14, 2012

Okul hayatı


Hastalıklar bitti, hafif bir öksürük kaldı hepsi o.

Bugün geçen hafta hastalık sebebiyle başlayamadığı okuluna başladı bizimkisi. Sabah erkenden kalkıldı, giyinildi, çişler kakalar yapıldı, kahvaltılar edildi.

Evimize çok yakın olan Plus International Pre-school'a gitmesine karar verdik ailecek. Daha önce gittiği oyun okuluna pekte bayılmamıştık. Oyun moyun ama insan karşısında bir okul, bir düzen, konuşacak, derdini dinleyecek birini arıyor. Zira bunun devamında yuva kısmı var, hepsini bir pakette almak çok daha iyi gibi geliyor bize.

Bugün okula bırakıp arabama bindiğimde doğduğu günü hatırladım, zaman ne çabuk geçmişti, oysa daha dün doğurmuştum, daha dün sütü pompa ile cekip verme kararımın dünyanın en şahane kararı olduğunu düşünmüştüm, lohusalık depresyonu diye birşeyin annelerin kafasının ta içinde olduğunu, aslında dünyaya getirdiğiniz bu şahane şeyin keyfini çıkarırken bu sıkıntılı anları yaşamaya bile gerek olmadığı kararını da daha dün almıştım. Ne ara gecti bu kadar zaman da bizim minik okula başladı.

Gözlerim dolu ama kendimden ve oğlandan hoşnut işe gelirken mutluydum çok. Şahane bir iş yapmış, 40'ımda doğurmuş ve şahane bir insan sahibi olmuştum, üstelikte en sevdiğim adamdan yapmıştım bu işi.

Benim için milat bugün. Hayırlı bir evlat yetiştirmenin miladı. O evladı okula eti senin kemiği benim deyip gelmemin miladı. Kulaklarımda son kalan "wee wee" şarkısıydı bizimkinin en sevdiği, the wheels on the bus goes round and round.

Galiba doğru okulu bulduk.

Friday, February 10, 2012

Vay be turp!

Sevgili Leomiomuz Assos'ta hastalandı. Derhal doktorumuz arandı, ilaçlar alındı, her duruma hazır hale geldik, bir iki ilaç verdik, baktık toparlıyor hemen kestik tabi.

Biz çok ilaçcı tipler değiliz aslında, çok zorunlu kalmadıkça vermiyoruz.

Şimdi ben hastalık konularında çok tecrübeli değilim, olmadığımdan da pek paniklemiyorum aslında. Hastalık halleri insan halleri olduğundan kendimde de çok ilaç kullanmam, ne derler ilacla bir haftada ilaçsız yedi günde. O hesapla yedi günü beklerim ben, ama alternatif şeyler mutlak kullanırım.

Annem de bizdeydi, "evladım" dedi, "babana siyah turp aldırdım, içini oydum, balla doldurdum, o bal turp suyuyla birleşip sıvı haline gelecek ama bir gece ayazda bekleticeksin" dedi, ve ilacı yaptı, onu veriyoruz, aaa oğlanın ne öksürük ne tıksırık kaldı, iyileşiverdi.

Bunu da yazayım ki dedim, belki yapan, inanan, ilaç yerine doğala giden anneler okursa bu bir anane ilaçı, meğer bizleri böyle büyükmüş annem.
Üşütmeden hemen önce sekerken isimli çalışmamdan.