Friday, August 23, 2013

Bloglarımı birleştirdim gitti:)

Bugün aldığım bir kararla tüm bloglarımı birleştiriverdim gitti. Leomio'daki tüm yazılarımı Tanya's a aktardım, malum Tanya's ilk göz ağrım. Buradaki takipçilerimi aktaramadığımdan da burada kaldılar maalesef.

Bu tatlı kapanışı da tatlı bir çocukla yapalım o zaman.
Asıl birde şifreli bloğum vardı onu da ekledim. Bugün temizlik günüymüş demek ki. Oh bir rahatladım...

Saturday, May 11, 2013

Yeni okul hayatı

Kanada'ya bizi getiren şey Leo'nun okul hayatına dair duyduğumuz endişe idi. kendimizle ilgili endişeler ikinci planda idi hep, dolayısı ile ilk işimiz evi barkı hallettikten sonra onun okul işini halletmek oldu.

Eve en yakın olmayan ama içimize pek sinen bir okul öncesi okul bulduk, İstanbul'da başladığı gibi frankofon bir okul, haftanın 3 günü ve yarım gün gitmesi en uygunu olur diye düşündük, malum kıta değiştirdi, bize çok alıştı, birden ondan kurtulmak istiyormuşuz gibi bir hava yaratmayalım dedik ve 3 günde karar kıldık.

İlk okul başlama hikayeizde benim jaws gibi okul koridorlarında gezdiğim düşünülürse bizi yine zor bir deneyim bekliyor diye pek gergindik. Okula ilk görüşmeye gittiğimiz gün piknik yapıyorlardı bizikisi hemen katıştı, ertesi gün beş dakika durduk sevgili ile, sonra gittik, gittik derken bahcedeyiz, ikinci gün anneler gün kutlaması sebebi ile bende sınıfa girdim yarım saat kadar sonra gittim yine bahceye, küçük bir yürüyüş bile yaptık.

Biliyorum henüz çok erken "evet alıştı, herşey harika!" demek için ama galiba iyi gidiyoruz.

Şu anneler gününde yazdığım yazıya bak!

Kutlu ve mutlu olsun elbette.



Aldığım en şahane anneler günü hediyesi..üstelik bir günde!

Monday, March 25, 2013

İrem Nemo'suna kavuşsun!

Biraz hüzünlü bir hikayem var bugün.

İrem'le biricik oğlu Nemo'nun hikayesi bu. İrem kim derseniz, kendi ağzından İrem: " Hayatı oğlu Nemoya kah kavuşup kah ayrı düşerek geçmiş, hukuk savaşı yorgunu, artık 40'lı yaşların son çeyreğinde, güçlü, yengeç, yeniden evlenecek kadar romantik, herşeye rağmen iyimser, mühendislik okumuş, ilaç sektöründe satınalma, lojistik, tedarik zinciri alanlarında yöneticilik yapmış, 2013 başında emekli olmuş bir anne. Şu yangın bir sönse, suluboya resim çalışmalarına başlayacağım. Kapaktaki fotoğraf da lise yıllarında, Bodrum-Gümbet'te ailemle tatilde, günleri iskelede roman okuyarak geçirdiğim, hayatı çok farklı hayal ettiğim günlerde ben..."

İrem'in bir bloğu da var. Bagdatcafe.. Ben İrem'i tanıyorum da üstelik. Bir gece yarısı Asortikciğimden gelen bir mail gördüm. Hadi ey anneler ayaklanalım, İrem'i Nemosuna kavuşturalım diyordu. İrem'i tanıdığımdan da hikayeyi biliyordum, İrem sevdiği adamdan çocuk yapma cesaretini göstermiş bir kadın, bir anne. Ama şiddetin başladığı yerde almış cocuğunu gitmiş, aslında pekte gidememiş, başlayan hukuk savaşlarının sonunda Nemo kah babada, kah ananede ve hatta sosyal kurumda kalmak süretiyle yıllar geçmiş, İrem  mücadelesine devam ediyor. Ama bu mücadelede sesini duyurmak için biz bugün yani 26 Mart'ta Türkiye saatiyle 10.00 ve 22.00'de sosyal medyada bu durumu paylaşan tivitler atacağız, facebook sayfalarımızda paylaşacağız, özellikle bu sesi Ayşe Arman'a duyurmaya çalışacağız ki İrem'in sesi daha güçlü çıksın. Bilsin ki tüm kadınlar, tüm anneler arkasında, attığı çılız gibi görünen çığlık aslında milyonların çığlığı!

Hadi bakalım pamuk eller klavyeye!

Thursday, March 21, 2013

Bir veda partisi bu kadar mı ağlatır.

8 mart Leo'nun Plus International Preschool'daki son günü idi. Başladığından beri über memnun olduğumuz bir okul burası. Kanada'da aynı sevgiyi, aynı dostluğu ve sıcaklığı bulamayacağımızı bildiğimiz okul.

Kanada'ya gelmeden önce bir veda partisi vardı, içimiz burularak, kah ağlayarak kah gülerek izledik ve elbette çok Sevgili Veronique ve Madame Aysun'un çok değerli katkıları ile. İnanın o 15 çocuğu bir arada tutmak dünyanın en zor işi.

 Parti öncesi kudururlarken.
 Duru galiba en çok üzülünlerden biriydi. "Biz Leo'yu çok özleriz ama annem sizi arayabilir değil mi ?" dedi..ağladım..
 Circle time..şarkılar..ağladım
 Au revoir Petit Leo şarkısını söylerlerken artık ağlamaktan patladık hepimiz.
 Okul Leo'ya şahane de bir veda hediyesi almış..elbette valizimizde geldi ve şu an yanımızda.
 Hediye açılırken..
Bizim yaptığımız minik hediyeleri arkadaşlara verirken.

Leo yeni bir hayata yelken açarken biliyorum arkada bıraktıkları onu çok özleyecek, Leo'nun da onları özleyeceği gibi. Ama her güzel şeyin bir bedeli var değil mi?

Monday, February 11, 2013

Hasta bir çocukla tatil

Biz yarıyıl tatilini fırsat bilip biraz okyanusa girelim, biraz da dinlenelim diye Kanada'ya taşınmadan bir Hindistan tatili yapalım dedik.

Yola çıkmadan birkaç gün önce oğlan biraz hastalandı, doktoru ile verdiğimiz karar gitmemiz yönünde oldu. Aman ne gitmek, uçakta kusmuklara boğulduk, aktarmada açlık grevi ve son vardığımız okyanus kıyısında 40 derece ateşli 3 gün!

Doktoru ile yaptığımız konuşmalar hep sakin, kalın gelmeyin, okyanusa sokun gecer yönünde tatlı tatlı konuşmalar. Ancak o ateş düşmedikçe 72 saati gecen uykusuzluğum, oğlanın bir deri bir kemiğe dönüşü, 2 gün boyunca sadece su içmesi anne baba olarak bizleri elbette üzdü, ancak hastalığın gececeğini bilmek, ilaç tedavisini evimiz yerinde Hindistandaki bungalovumuzda yapmak, nöbetleşe okyanusa girmek bana da sevgiliye de biraz soluk aldırdı. 

Sonuc:
1)4. günün sonunda haşlanmiş pirinç ve yağsız makarnadan bunalan çocuk kendinitaze balıklara verir.
2)Okyanustaki o büyük dalgalar onu yeniden denizle barıştırır.
3)Anne baba yorgun ama mutludur.
4)Ve tatil çok ama çok iyi gelmiştir.

Çocukla tatile gidiyorsanız bunların hepsine göğüs germeyi, ve onun o haliyle mutlu olmayı öğreniyorsunuz, bu da kıssadan hisse!





Thursday, January 17, 2013

Meteor!

Yeğenim Kero ile bu Şirince mevzularını konuşuyorduk geçen ay evde, konuya kulak misafiri olan Leo " anne anlamadım, meteor mu gelecek?" dedi. Bilim adamları şöyle diyor dedik, onun anlayacağı dilde açıklamalar yaptık, böyle birşeyin olmayacağını anlattık.

Derken" Siz benim kitabımı gördünüz mü? İçinde meteor olanı " dedi, Kero ile düşüp bayılıyorduk, göster bakalım dedik, oğlanın bir dinazor kitabı var, milyonlarca yıl önce dinazorları ve yaşamlarını anlatıyor, en sonunda bir meteor geliyor ve tüm dinazorlar gidiyor dünyadan.

Sorusu şu oldu" sizin dediğiniz meteor gelince bizde gidecek miyiz dünyamızdan?"..öylece kalakaldık Kero ile. Düşüncelerinin sınırı olmadığını, artık herşeyi fazlasıyla anladığını ve aslında bizlerin onlara verdiği bilgileri bu kadar iyi kullanabildiğini gördüğümüz bir andı, kişisel tarihimize küçük bir not.

Tuesday, December 18, 2012

Fırsat eşitsizliği

Bir insan anne veya baba olduğunda tüm duruşu değişebiliyormuş, hayattan beklentileri, öncelikleri, aldığı kararlar. Ben bunu anne olunca anladım, şu anki en büyük endişem iyi bir evlat yetiştirmek, memleketimin şartları ortada, devlet okuluna vermek idealimdi, ancak şu anda yaşı itibari ile özel bir okula gidiyor, üstelik bu okul geleneksel Türk şartlarının tamamen dışında bir okul ama en fazla 3 sene daha gidebilir.

Sonrasında gideceği devlet veya özel okulda ise 4+4+4 buhranına gireceğiz ve bizim çocuklarımıza fırsat eşitliği sağlamayacak olan bir döngünün içine itmiş olacağız cocuklarımızı, bizimkisini kesin çırak yaparlar, yapsinlar elbette ama bunun kararını cocuğun sosyal durumu değil akademik durumuyla versinler. Atatürkçü bir ailenin çocuğuna hukuk okuma fırsatının verileceğini hiç düşünmüyorum ben hiç,veya siyasel bilimi, yada tıp.

O yüzden bu aralar çok büyük kararlar aldık biz. Belki boyumuzu aşan kararlar ama aldık..huzurluyuz artık.