Friday, November 23, 2012

Önümüze gelene bin tekme

Leo doğduğundan beri söylediğim, artık beraber söylediğimiz bir çocuk şarkısının kendimize uyarlanmış halidir " önümüze gelene bin tekme!"

İçeriği de aslında biz beton binalar istemiyoruz, biz gökyüzümüzü, biz denizimizi, biz ağaçları istiyoruz şeklinde uzayıp gider.

Sebebi ise Çiftehavuzlarda meteoroloji binasının yerine dililen 4 adet 50 katlı binadır. Doğduğundan beri süregelen inşaat bitmek üzere, ve bu binaların bittiği yetmiyormuş gibi şimdi doğduğundan beri hergün gittiği Caaanım Göztepe Parkına camii yapılacakmış.

O kadar üzgünüm ve sinirliyim ki, işin inanç kısmı bir tarafa, benim oğlum "Nereye Gidiyorsun?" diye sorulan her soruya" Sahildeki parka, çünkü göztepe parkında inşaat var" diyor, halbuki bilse o inşaat onun tüm yeşil alanını alıp götürecek ve o çok korktuğu müdür sesi oralarda yankılanacak, şu küçüçük yaşında kendini oradaki kaydıraklara zincirleyecek yeminle. Bende mecburen destek olacağım!

Neyse uzun lafın kısası, oğlumu parka götürmek istiyorum ben, ne yapacağım?
Hala denize girmemize karışmazlarken isimli çalışmamdan.

Thursday, November 8, 2012

Kısa bir Bodrum kaçamağı

Kısa bir Bodrum Tatili yaptık. Arabayla gittik, denize girdik geldik. Kısa notlar ve fotoğraflarım var.
 Yollarda sakindi, koltuğundan inmek için tutturmadı mesela. Meyve suyunu ihmal etmedik elbette. Ama o flüt vardı ya o flüt, bitirdi bizi ahahayt.
 Ananelerde mola verdik, İskender'e uğramadan olmazdı, Leo İskenderi beklerken.
 İskenderi mideye indirirken.
 İlk lunapark deneyimi, makul ölçüde bindi, biletlerimiz bitince otele döndük. Ben hiç sevmem lunaparkları, böyle bir cocuğum olduğu için de mesudum.
 Bodrum'da eline verilen baloncuk makinesiyle çok eğlendi.
 İlk balığını babasının ve Sevgili Mete'nin yaptığı oltayla tuttu, elbette hemen denize geri gönderdik sebebini anlatarak.
Bu da benim pek hoşuma giden mahsun bir kare.

Ve atladığım bir konu! İlk aşkını yaşadı.. Burçin'le! We love Burçin!