Biz yarıyıl tatilini fırsat bilip biraz okyanusa girelim, biraz da dinlenelim diye Kanada'ya taşınmadan bir Hindistan tatili yapalım dedik.
Yola çıkmadan birkaç gün önce oğlan biraz hastalandı, doktoru ile verdiğimiz karar gitmemiz yönünde oldu. Aman ne gitmek, uçakta kusmuklara boğulduk, aktarmada açlık grevi ve son vardığımız okyanus kıyısında 40 derece ateşli 3 gün!
Doktoru ile yaptığımız konuşmalar hep sakin, kalın gelmeyin, okyanusa sokun gecer yönünde tatlı tatlı konuşmalar. Ancak o ateş düşmedikçe 72 saati gecen uykusuzluğum, oğlanın bir deri bir kemiğe dönüşü, 2 gün boyunca sadece su içmesi anne baba olarak bizleri elbette üzdü, ancak hastalığın gececeğini bilmek, ilaç tedavisini evimiz yerinde Hindistandaki bungalovumuzda yapmak, nöbetleşe okyanusa girmek bana da sevgiliye de biraz soluk aldırdı.
Sonuc:
1)4. günün sonunda haşlanmiş pirinç ve yağsız makarnadan bunalan çocuk kendinitaze balıklara verir.
2)Okyanustaki o büyük dalgalar onu yeniden denizle barıştırır.
3)Anne baba yorgun ama mutludur.
4)Ve tatil çok ama çok iyi gelmiştir.
Çocukla tatile gidiyorsanız bunların hepsine göğüs germeyi, ve onun o haliyle mutlu olmayı öğreniyorsunuz, bu da kıssadan hisse!
çocuklu hayat sürpriz demektir :))
ReplyDeleteAMan Nurdancım, hepsinin keyfi bir başka:)))
ReplyDelete