Monday, June 27, 2011

Lohusalık üzerine kısa bir not...

Ben ciddi bir lohusalık yaşamadım, kırmızı bant takmadığımdan belki veya lohusalık müssesesine çok prim vermediğimden.

Bebek doğurmak, hayata bir ruhun gelmesine aracı olmak benim için bir mucize oldu, onun tatlı telaşı ve sorumluluğundan mıdır nedir, anlatılan hiç bir efsaneyi yaşamadım ben, doğum sonrası depresyon, lohusalık sendromu, hiç birini bilmiyorum ben, tek bilebildiğim, özellikle bizimkisi gibi kültürlerde bu doğum işinin çok abartıldığı, eşten ziyade annelerin bu işe girmesi sebebiyle yeni doğum yapmış annelerin buna tepki verdiğidir, benim en azından şahsi kanaatim bu.

Doğum sonrası, ben merkezci olup, karşılığını alamadığımızda asabileniyoruzdur belki de, zira ben hiç bir annenin hayatına kendi isteği ile aldığı bir bebek yüzünden depresyona girebileceğine inanmak bile istemiyorum. Hele hele de evde yardım etmek için çırpınan divane bir eş varsa, zaten yoksa o apayrı bir durum, depresyona hak gösterir tabloların ortaya çıkması gayet normal. Yazdıkça aklıma geliyor, depresyon sebebi ilgisiz eşler bile olabilir bizim ülkemizde.

Şimdi bunu okuyan anneler ee ama hormonlar diyecek,ben onu da yaşamadım cok, onu da bilmiyorum ve hepsinin beyinde olup bittiğine canı gönülden inanıyorum.

Tüm anne olacaklara tavsiyem de hayatı da bebeği de biraz kolaydan almak, keyfini çıkarmak, elbette cok zor bir sürece giriliyor, ama kimse zorlamıyor ki, her ebeveyn kendi isteği ile hayatlarına bir bebeği ve onun sorumluluğunu alıyor. Unutmayın ki o minnacık insan için sadece ama sadece anne ve babası var.

Söylemeden geçmeyeyim, geçirdiğim keyifli annelik günleri sayesinde bir yaşına kadar anne sütü içebildi Leo, ama hep söylediğim gibi bu beni hiç kimseden daha fazla anne yapmaz, bakıma muhtaç bir bebeğin layığıyla bakılması, sütle veya sütsüz, gelişimi için tüm imkanların seferber edilmesi gerektiği gerceği hepimizi kendince en çok anne yapan unsurdur.


Lohusalık günleri isimli çalışmamdan..

Thursday, June 9, 2011

Kati gidaya geçişe dair kisisel notlar

Kati gidalaraa gecisle alakali sik sik emailler aliyorum, zira Leo'nun bazi post ettiğim fotoğraflarinda elinde bir pirzola veya bir tavuk butu oluyor. Leo doktorun oturtabilirsiniz dediği andan itibaren bizimle yemek masasina oturmaya başladi, buda takriben 5 aylık olduğu zamanlara denk gelir, biz yemek yerken o sütünü içerdi, 6 aylik olduğu zaman doktor kati mamalara gecebilirsiniz dedi, evde bir bayram havasi, sebze püreleri, meyve püreleri, yoğurtlar derken, kanada'ya ilk seyahatimizde Leo ben süte dönuyorum dedi, eyvallah dedi, kati mamalari kirilan şevkimizle beraber rafa kaldirip tekrar süte döndük, bu 10 gün kadar sürdü. Caktirmadan sdoktor tavsiyesi ile ev yemekleri ile kati yiyeceklere dönüş yaptik. Öğlen yemeklerinde çeşitli corbalar, yaninda et, tavuk veya balik ve yoğurt. Bu sefer başariliydik, taki Leo'nun ablasi kusturana dek yemek yedirinceye kadar.

Ben cocuklarin özellikle yemek konusunda katiyen zorlanmamasi gerektigini ve yemeğin oyunlar ve şarkilari eşliğinde yedirlmemesini düşünenenlerden ve uygulayanlardanim. Evde de aynini bekliyorum haliyle. Neyse Oğlan tekrar süte döndü, bizim üzgün bakislarimiz arasinda, 8 aylikti o donem, ve ilk abla degisikligimizide baslangici oldu bu durum.

Bu sefer uzun sürmedi, evde pisen yemeklere 3 gun sonra geri dönmüştü. Bir daha hic zormalamdim. Kimsenin zorla yedirmemesi konusunda sıkı uyarilarim oldu, eger yemek yemek istemezse itismiyorum, nasilsa acikinca yiyecektir ve ben bir gunluk acliktan ölen bebekte görmediğime göre bu yolu tercih ediyorum.

Parmak yiyecekler dedikleri seyler var, doktor tarif eder, biz eline ilk o sekilde verdik, keyif alabilecegi, sevecegi yiyecekleri, bir sure sonra yiyebildigini anlayinca pirzolasini, tavugunu ister oldu. Cekirdegi cikarilmis meyveler, ekmek, simit, salatalik ( bayiliyor), güneşte kurutulmuş kayisi korkmadan verdiklerimiz.

Kati gidaya geciste en önemli sey doktorunuz tavsiyeleri, daha sonra sizin rahatliğiniz, bende gaddar değilim ama aç kalmadiğini bir sonraki öğünde eksiğini tamamlayacağini biliyorum, icim rahat. Oglan tombi bir cocuk değil ama zayifta değil, ben ve sevgilim nasilsa öyle bir bebeklik geçiriyor ve biz bu sürecten son derece memnunuz.

Umuyorum bu bilgiler aslinda careleri olan kendini caresiz hisseden annelere bir yol olur.